Kaç kiloda askere alınmıyor ?

Ruhum

New member
Katılım
11 Mar 2024
Mesajlar
634
Puanları
0
Kaç Kiloda Askere Alınmıyor? Bir Hikâye Üzerinden Düşünceler

Sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle, hayatın kesişen yollarını ve insanın içindeki zorluklarla nasıl yüzleştiğini anlatan bir hikâye paylaşmak istiyorum. Belki siz de kendinizi bu hikâyenin bir parçası gibi hissedersiniz. Çünkü bazen bir sayfa çevirdiğinizde, ardında kalanı sadece gözleriniz değil, ruhunuz da okur. Bu hikâyede, genç bir adamın askere gitme sürecindeki zorlukları ve bunun yanında farklı bakış açılarını keşfetme şansımız olacak. Hem empatik bir bakış açısının hem de çözüm odaklı bir yaklaşımın nasıl şekillendiğini göreceğiz.

Hikâye, “kaç kiloda askere alınmıyor?” sorusunun cevabından çok, toplumsal cinsiyet ve kimlik arayışının derinliklerine inmeyi amaçlıyor. Hep birlikte bu yolculuğa çıkalım.

Bir Hayalin Peşinde: Emre’nin Hikâyesi

Emre, küçüklüğünden beri hep hayalini kurduğu bir gün askere gitmekti. Hem ailesinin hem de toplumun ona dayattığı bu sorumluluk, bir erkek olarak büyümesinin parçasıydı. Ailesinin ona verdiği değer, erdemli bir birey olmasının beklentisi, Emre'nin omuzlarına ağır bir yük koyuyordu. Ancak her şeyden önce askere gitmek, bir erkeğin kimliğiyle özdeşleşmişti. Bu, sadece bir zorunluluk değil, toplumun ona biçtiği erkeklik rolünü yerine getirme biçimiydi.

Fakat Emre’nin fiziksel yapısı, onun bu hayalini gerçekleştirmesini engelliyordu. Birkaç kilo fazlası vardı ve bu, askere alınıp alınmayacağının belirleyici noktasıydı. Zihninde ise bu durum, sadece bir fiziksel engel olmaktan çok daha fazlasıydı. Emre, kendisini toplumun “ideal erkek” modeline uymayan biri olarak hissediyordu. Toplumun dayattığı bu ölçüler, onun ruhunu sıkıştırıyor, içindeki değerleri ve kimliğini sorgulatıyordu.

Her gün aynada yüzleştiği o birkaç fazladan kilo, onun kimliğine dair her şeyin sorgulanmasına yol açıyordu. “Kaç kiloda askere alınmıyor?” sorusu, bir anlamda onun toplumla olan ilişkisinin de bir yansımasıydı. Erkeklerin bedensel olarak güçlü, dayanıklı ve zinde olmaları gerektiği düşüncesi, Emre’nin ruhunda derin bir çatlak oluşturmuştu. Ancak bir sabah, annesinin onu cesaretlendirici sözleriyle yeniden uyanmıştı.

Kadınların Empatik Yaklaşımları: Emre’nin Annesi Zeynep

Emre’nin annesi Zeynep, hayatın tüm zorluklarıyla karşılaşmış, ama hiçbir zaman içindeki merhamet ve sevgiyi kaybetmemiş bir kadındı. Zeynep, oğlunun askere gitme isteğini anlamıştı; çünkü o da bir anne olarak, oğlunun toplumun kurallarına uymadığını düşündüğü bir noktada sıkışıp kalmasını istemiyordu. “Hayat bazen kilolardan, görünümlerden, ideal erkek olma gerekliliğinden çok daha fazlasıdır,” diyordu Zeynep.

Zeynep’in bakış açısı, çözüm arayışından çok, duygusal bir bağ kurma üzerineydi. Oğlunun vücuduna, dış görünüşüne, fiziğine odaklanmadan önce, içindeki cesareti, gücü ve kararlılığı anlamaya çalışıyordu. “Bir insanın değerini dışarıdaki ölçülerle değil, içindeki sevgiyle, insanlıkla ve doğru yapma arzusu ile ölçmelisin” diyerek oğlunu sürekli cesaretlendiriyordu.

Zeynep, ona toplumun söylediklerinin ötesinde bir değer sunmak istiyordu. Onun için kilolar, sadece geçici bir engeldi. İçindeki değerler, duygusal derinlik ve insanlara yardım etme isteği, ona bir insan olarak kendi kimliğini bulma fırsatı veriyordu. Zeynep’in empatik bakışı, Emre’ye yalnızca fiziksel değil, duygusal anlamda da bir destek sunmuştu.

Zeynep’in oğluna verdiği öğüt, aslında toplumun erkeklere biçtiği “ideali” sorgulayan bir yaklaşım sergiliyordu. Peki, bir anne olarak Zeynep’in bakış açısının Emre’yi özgürleştirdiğini düşünüyor musunuz? Bir kadının empatik yaklaşımı, erkeklerin toplumsal baskılardan kurtulmasına nasıl yardımcı olabilir?

Erkeklerin Çözüm Odaklı ve Stratejik Yaklaşımları: Emre’nin Babası Hasan

Emre’nin babası Hasan, çözüm odaklı yaklaşımıyla bilinen bir adamdı. Her zaman pratik ve stratejik düşünür, sorunlara hızlıca çözüm bulur ve sorunları mantıklı bir şekilde ele alırdı. Oğlunun askere gitmek istemesi, onun için toplumsal bir görev ve sorumluluktu. Ancak Emre’nin kiloları, mantıklı bir çözüm üretmesi gereken bir sorundu.

Hasan, oğluna, askere gitme hayalini gerçekleştirebilmesi için çeşitli yöntemler önerdi. “Hayat, hedefler koyup onlara ulaşmakla ilgilidir. Bir yol bulmalısın. Kilo problemini aşmak, sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirmekle ilgilidir. Kendisini değiştirebilir, zinde bir hale getirebilir ve istediğini başarabilirsin,” diyordu. Hasan’ın bakış açısı, zorlukları birer çözüm fırsatına dönüştürüyordu. Emre, babasının stratejik yaklaşımını anlamış ve buna göre hareket etmeye karar vermişti.

Hasan, oğlunun içsel gücünü keşfetmesine yardımcı olmuş, ona sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve stratejik bir çözüm yolu sunmuştu. Emre, babasının önerdiği gibi, sağlıklı yaşam tarzına odaklanarak birkaç ay içinde istediği kiloya ulaşmayı başarmıştı. Ancak bu, sadece bir fiziksel başarı değil, aynı zamanda zihinsel bir zaferdi.

Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımının bazen toplumsal baskılarla nasıl birleştirilebileceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir çözüm stratejisi, bir genci kendi kimliğiyle yüzleşmeye nasıl yardımcı olabilir?

Hikayenin Sonu: İçsel Gücün Keşfi

Emre, nihayet askere alınmayı başardı. Ancak bu, sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyetin, kimliğin ve insan olmanın ne anlama geldiğini sorgulayan bir yolculuktu. Zeynep’in empatik bakışı, Hasan’ın stratejik yaklaşımı ve Emre’nin kendi içsel gücü, onu bu noktaya taşımıştı.

Hikayenin sonunda Emre, sadece kiloları ile değil, kimliğiyle, değerleriyle, duyduğu sevgiyle ve toplumun beklentilerine karşı durarak kazandığı içsel gücüyle özgürleşmişti. Onun hikâyesi, belki de hepimizin bir noktada karşılaştığı, kilolarımızdan, toplumsal baskılardan veya dış görünüşümüzden daha büyük bir yolculuğa işaret ediyor.

Siz de hayatınızdaki zorluklara nasıl yaklaşıyorsunuz? Toplumsal baskılar ve kimlik soruları üzerine düşüncelerinizi bizimle paylaşın, bu yolculuğa hep birlikte katılalım.
 
Üst