- Katılım
- 25 Eyl 2020
- Mesajlar
- 13,463
- Puanları
- 36
Çocuklar okula kaç yaşında başlamalı?
Okula başlama yaşı, bilhassa yeni eğitim periyotları öncesi daima tartışılan bahislerin başında geliyor. Çoklukla çocukların 30-36 ay ortası anaokuluna ve 66-72 ay ortası ise ilkokula gidebilecek olgunluğa eriştiğini vurgulayan uzmanlar, yaşla birlikte zihinsel, duygusal ve bedensel gelişimlerin de dikkate alınması gerektiğini söz ediyor. Çocukların ebeveynlerinden ayrılmak istemedikleri için yahut çeşitli farklı sebeplerle okula gitmeyi reddedebildiklerini belirten uzmanlar, okulun meskene yakınlığının ahengi kolaylaştırdığını belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog His Barlas, çocukların okula başlama yaşı ile ilgili değerlendirmeler yaptı ve ailelere tavsiyelerde bulundu.
Yaşla bir arada gelişim durumu değerlendirilmeli
Uzman Klinik Psikolog His Barlas, okula başlama yaşının bu vakte kadar tartışmalı bir husus olduğunu söylemiş oldu ve kelamlarına şöyleki devam etti:
“normal olarak zihinsel, bedensel ve duygusal gelişim açısından yaş kıymetli bir belirleyicidir. Olağan gelişim gösteren çocuklar göz önüne alındığında, çoklukla çocuklar 30-36 ay ortası anaokuluna ve 66-72 ay ortası ise ilkokula gidebilecek olgunluğa erişebilmekteler. Bu yaş aralıkları çocuğun zihinsel, duygusal ve bedensel gelişmenine göre farklılıklar gösterebiliyor. Bu sebepten dolayı bir çocuğun anaokuluna yahut ilkokula başlayıp başlayamayacağına karar verirken yaş faktöründen daha sonra çocuğun zihinsel, duygusal ve bedensel gelişimi de göz önüne alınmalı. Yaş, sadece sayılardan ibarettir. Fakat başkaları çocuktan çocuğa değişebilen ve daha hakikat karar alınmasına yardımcı olan belirleyicilerdir. Bir çocuğun okula başlaması değerlendirilirken hem kronolojik yaşı tıpkı vakitte gelişim durumu göz önüne alınmalı.”
Okulun meskene yakınlığı ahengi kolaylaştırıyor
Çocuğun okula ahenk sürecini etkileyen biroldukça belirleyicinin bulunduğunu belirten Barlas, “Çocuklar lakin rahat ve inançlı hissetiklerinde ahenk sağlama sürecini daha az sancılı atlatabiliyorlar. Öncelikle okulun fiziki pozisyonu pek kıymetli. Bilhassa küçük yaşlarındaki çocuklar için ikamet ettiği konuta okulun yakın olması öneriliyor. Çocuk okula ulaşırken kendisini rahat hissederse okula ahengi kolaylaşacaktır.” dedi.
Çocuğa konut ortasında sorumluluk verilmeli
Ahenk sürecinde okuldaki fiziki koşulların sağlıklı ve çocuklar için uygun olmasının değerli olduğuna dikkat çeken Barlas, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Bu yüzden çocuk okula başlamadan evvel ebeveynlerin okulu dikkatlice gezmeleri gerekiyor. Çocuk kendisini okulda inançta hissederse okulu daha fazlaca sevecek ve ahenk süreci rahat atlatılacaktır. Çocuğun ahengini kolaylaştıran belirleyicilerden bir tanesi de çocuğun önce okul hakkında bilgilendirilmesidir. Hangi okula gidecek, hangi günler, ne kadar müddet ile okulda kalacak, gereksinimlerini kime iletebilecek üzere temel durumların çocuğa sakince, tasa verici olmadan açıklanması âlâ olacaktır. Bir başka ahenk sürecinde değerli olan belirleyici, çocuğun konut içerisinde sorumluluk almasına müsaade vermektir. hiç bir sorumluluk almadan büyüyen ve kuralları olmayan çocukların, sorumluluk alan ve temel kurallar ile büyüyen çocuklara kıyasla ahenk konusunda zorlandıkları biliniyor.”
Çeşitli niçinlerle okula gitmeyi reddedebiliyorlar
Çocukların çeşitli sebeplerden dolayı okula gitmeyi reddedebildiklerini belirten Barlas, “Eğer çocuk daha birinci baştan okulu reddediyor ise temelde okulu reddetmediği sırf ebeveynlerinden ayrılmak ile ilgili zorlandığı kanısı gelebilir. Bu noktada ebeveynlerin okula gitmek konusunda ısrarcı olmamaları, çocuğun öteki hangi durumlarda ebeveynlerinden ayrılmakta zorlandığını tespit etmeleri ve gerekirse profesyonel yardım almaları gerekiyor. İkinci şart ise çocuğun bir süre okula gittikten daha sonra okulu reddetmesidir. Bu durum da ise en evvel okulda çocuğu rahatsız eden rastgele bir etkenin olup olmadığı araştırılmalı.” sözlerini kullandı.
Zorla okula göndermek yerine yapan olunmalı
İkinci basamakta çocuğun hayatında onu etkileyen kıymetli bir hayat olayının yahut duygusal bir problemin olup olmadığının kıymetlendirilmesi gerektiğini tabir eden Uzman Klinik Psikolog His Barlas, “Çocuklar duygusal açıdan zahmetli hissettiklerinde reddediş davranışı sergileyebiliyorlar. bu biçimde bir durumda ebeveynlerin tehditle yahut ısrarla okula göndermeleri çocuğun yaşadığı duygusal çıkmazı daha da arttırabilir. Bu tavırların yerine profesyonel takviye alınması sürecin daha yapan bulunmasına imkan tanıyacaktır.” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
ALINTIDIR
Okula başlama yaşı, bilhassa yeni eğitim periyotları öncesi daima tartışılan bahislerin başında geliyor. Çoklukla çocukların 30-36 ay ortası anaokuluna ve 66-72 ay ortası ise ilkokula gidebilecek olgunluğa eriştiğini vurgulayan uzmanlar, yaşla birlikte zihinsel, duygusal ve bedensel gelişimlerin de dikkate alınması gerektiğini söz ediyor. Çocukların ebeveynlerinden ayrılmak istemedikleri için yahut çeşitli farklı sebeplerle okula gitmeyi reddedebildiklerini belirten uzmanlar, okulun meskene yakınlığının ahengi kolaylaştırdığını belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog His Barlas, çocukların okula başlama yaşı ile ilgili değerlendirmeler yaptı ve ailelere tavsiyelerde bulundu.
Yaşla bir arada gelişim durumu değerlendirilmeli
Uzman Klinik Psikolog His Barlas, okula başlama yaşının bu vakte kadar tartışmalı bir husus olduğunu söylemiş oldu ve kelamlarına şöyleki devam etti:
“normal olarak zihinsel, bedensel ve duygusal gelişim açısından yaş kıymetli bir belirleyicidir. Olağan gelişim gösteren çocuklar göz önüne alındığında, çoklukla çocuklar 30-36 ay ortası anaokuluna ve 66-72 ay ortası ise ilkokula gidebilecek olgunluğa erişebilmekteler. Bu yaş aralıkları çocuğun zihinsel, duygusal ve bedensel gelişmenine göre farklılıklar gösterebiliyor. Bu sebepten dolayı bir çocuğun anaokuluna yahut ilkokula başlayıp başlayamayacağına karar verirken yaş faktöründen daha sonra çocuğun zihinsel, duygusal ve bedensel gelişimi de göz önüne alınmalı. Yaş, sadece sayılardan ibarettir. Fakat başkaları çocuktan çocuğa değişebilen ve daha hakikat karar alınmasına yardımcı olan belirleyicilerdir. Bir çocuğun okula başlaması değerlendirilirken hem kronolojik yaşı tıpkı vakitte gelişim durumu göz önüne alınmalı.”
Okulun meskene yakınlığı ahengi kolaylaştırıyor
Çocuğun okula ahenk sürecini etkileyen biroldukça belirleyicinin bulunduğunu belirten Barlas, “Çocuklar lakin rahat ve inançlı hissetiklerinde ahenk sağlama sürecini daha az sancılı atlatabiliyorlar. Öncelikle okulun fiziki pozisyonu pek kıymetli. Bilhassa küçük yaşlarındaki çocuklar için ikamet ettiği konuta okulun yakın olması öneriliyor. Çocuk okula ulaşırken kendisini rahat hissederse okula ahengi kolaylaşacaktır.” dedi.
Çocuğa konut ortasında sorumluluk verilmeli
Ahenk sürecinde okuldaki fiziki koşulların sağlıklı ve çocuklar için uygun olmasının değerli olduğuna dikkat çeken Barlas, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Bu yüzden çocuk okula başlamadan evvel ebeveynlerin okulu dikkatlice gezmeleri gerekiyor. Çocuk kendisini okulda inançta hissederse okulu daha fazlaca sevecek ve ahenk süreci rahat atlatılacaktır. Çocuğun ahengini kolaylaştıran belirleyicilerden bir tanesi de çocuğun önce okul hakkında bilgilendirilmesidir. Hangi okula gidecek, hangi günler, ne kadar müddet ile okulda kalacak, gereksinimlerini kime iletebilecek üzere temel durumların çocuğa sakince, tasa verici olmadan açıklanması âlâ olacaktır. Bir başka ahenk sürecinde değerli olan belirleyici, çocuğun konut içerisinde sorumluluk almasına müsaade vermektir. hiç bir sorumluluk almadan büyüyen ve kuralları olmayan çocukların, sorumluluk alan ve temel kurallar ile büyüyen çocuklara kıyasla ahenk konusunda zorlandıkları biliniyor.”
Çeşitli niçinlerle okula gitmeyi reddedebiliyorlar
Çocukların çeşitli sebeplerden dolayı okula gitmeyi reddedebildiklerini belirten Barlas, “Eğer çocuk daha birinci baştan okulu reddediyor ise temelde okulu reddetmediği sırf ebeveynlerinden ayrılmak ile ilgili zorlandığı kanısı gelebilir. Bu noktada ebeveynlerin okula gitmek konusunda ısrarcı olmamaları, çocuğun öteki hangi durumlarda ebeveynlerinden ayrılmakta zorlandığını tespit etmeleri ve gerekirse profesyonel yardım almaları gerekiyor. İkinci şart ise çocuğun bir süre okula gittikten daha sonra okulu reddetmesidir. Bu durum da ise en evvel okulda çocuğu rahatsız eden rastgele bir etkenin olup olmadığı araştırılmalı.” sözlerini kullandı.
Zorla okula göndermek yerine yapan olunmalı
İkinci basamakta çocuğun hayatında onu etkileyen kıymetli bir hayat olayının yahut duygusal bir problemin olup olmadığının kıymetlendirilmesi gerektiğini tabir eden Uzman Klinik Psikolog His Barlas, “Çocuklar duygusal açıdan zahmetli hissettiklerinde reddediş davranışı sergileyebiliyorlar. bu biçimde bir durumda ebeveynlerin tehditle yahut ısrarla okula göndermeleri çocuğun yaşadığı duygusal çıkmazı daha da arttırabilir. Bu tavırların yerine profesyonel takviye alınması sürecin daha yapan bulunmasına imkan tanıyacaktır.” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
ALINTIDIR