Çocuk esirgemeye çocuk nasıl verilir ?

Selin

New member
Katılım
9 Mar 2024
Mesajlar
373
Puanları
0
Çocuk Esirgemeye Çocuk Nasıl Verilir? Sorunlu ve Tartışmalı Bir Uygulama Üzerine Düşünceler

Selam arkadaşlar, bugün belki de hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir konuda derinleşmek istiyorum: Çocuk esirgemeye çocuk nasıl verilir? Şimdi, hemen bir şey netleştireyim. Bu konu, genellikle duygusal anlamda oldukça hassas ve bazen içinden çıkılması zor bir alan. Hepimiz, toplum olarak, çocukların iyi şartlarda büyümesini ve güvende olmalarını istiyoruz. Ama mesele çocukların evlat edinilmesi ya da korunması olduğunda, işin içinde bir o kadar karmaşık bir sistem, bürokrasi ve toplumsal tabular var. Bu yazıyı yazarken, gerçekten zihin açıcı, hatta çoğu zaman rahatsız edici olabilecek bazı soruları gündeme getirmeyi umuyorum.

Sistemin Zayıf Noktaları: Nerede Tıkanıyor?

Öncelikle, çocuk esirgeme sistemine dair çok sayıda eleştiri var. İnsani bakış açısıyla bakıldığında, bir çocuğun terk edilmiş ya da ihmal edilmiş bir ortamdan kurtarılması ve güvenli bir aileye yerleştirilmesi elbette ki doğru bir şey. Ancak pratikte bu, o kadar da ideal şekilde işleyen bir sistem değil. Çocuk esirgeme kuruluşları, devletin resmi kurumları tarafından yönetilen yapılar, çoğu zaman o kadar büyük bir bürokratik engelle karşılaşıyorlar ki, gerçekten ihtiyaç duyan çocuğa hızla ve etkili şekilde müdahale etmek bile güçleşiyor. Örnek vermek gerekirse, bazı durumlarda bir çocuk bir ailenin veya bakım evinin ilgisinden faydalanabilmesi için aylarca beklemek zorunda kalabiliyor.

Hangi çocuğun hangi aileye verileceği ya da evlat edinme sürecinin nasıl ilerleyeceği, zaman zaman daha çok sistemsel önceliklere göre şekilleniyor. Çocuklar, çoğu zaman, sosyal sınıf, ırk ya da ailenin maddi durumu gibi unsurlar üzerinden değerlendirilebiliyor. Bu noktada, sistemin ne kadar "insan odaklı" olduğundan ciddi şüphelerim var. Örneğin, bir çocuğun sadece biyolojik aile bağları değil, aynı zamanda ona gösterebilecek duygusal bağları da göz önünde bulundurulmalı. Ama ne yazık ki, pratikte çoğu kez maddi imkânlar ve basit idari prosedürler ön planda oluyor.

Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Bakış Açısı: Verilen Çocuğun Durumu

Erkekler genellikle strateji ve çözüm odaklı düşünme eğilimindedirler. Bu bağlamda bakıldığında, çocuk esirgeme sisteminin sürdürülebilirliği ve etkinliği üzerine önemli soru işaretleri ortaya çıkıyor. Verilen çocukların psikolojik ve fiziksel durumu ne kadar dikkate alınıyor? Bunu ele alırken, çocukların yaşadığı travmaların, onlara verilmesi düşünülen aileyle olan bağlarının ne kadar sağlıklı geliştiğini sorgulamak gerekiyor. Burada, stratejik bir bakış açısı şu soruyu sorar: “Verilen aile, çocuğun ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilir mi?” Çocuk esirgeme sistemindeki birçok boşluk ve zayıf nokta, aslında çocukların verileceği ailenin bu travmaları nasıl yönetebileceği konusunda daha fazla eğitim ve bilgi edinmesi gerektiğini gösteriyor.

Mesela, bir çocuğun fiziksel ve psikolojik travmalarının sadece aile ortamı içinde iyileşmesi mümkün olmayabilir. İyi niyetle hareket eden aileler, bazen bu yükü taşımakta zorlanabilirler. Bireysel olarak ailesini koruyabilen insanlar, bir çocukla başa çıkacak stratejilere sahip olmayabiliyorlar. Çözüm burada, belki de daha uzun vadeli bir eğitim ve destek sürecine dayalı bir yapı kurmakta yatıyor. Strateji, basitçe “aileyi ver, çocuk mutlu olsun” şeklinde işleyemez.

Kadınların Empatik ve İnsan Odaklı Yaklaşımı: Çocuğa Gerçekten Ne Oluyor?

Kadınlar, genellikle toplumsal bağlara ve empatik değerlere daha yakın bakış açıları sunarlar. Bu durumda, çocuğun duygusal durumu ve ona verilen aileyle kurduğu bağlar kritik bir öneme sahip. Çocuğun sadece bir “sayı” ya da “dosya” olarak değerlendirilmesi, onu güvenli bir geleceğe taşımak bir yana, daha fazla travma yaratabilir. Bu noktada, empatik bir yaklaşım, sadece çocuğun geçici bir dönemi atlatmasını sağlamaz; çocuğun içsel dünyasında oluşan çatlakları, yalnızlık hissini ve psikolojik yıkımı da anlamaya çalışır.

Çocuğa sağlanan bakımın kalitesi, yalnızca ona fiziksel bakım sunmakla sınırlı olmamalıdır. Psikolojik destek, çocuğun toplumsal bağlar kurabilmesi ve travmalarını atlatabilmesi için hayati bir öneme sahiptir. Kadınların duygu odaklı bakış açısı, çocukların yalnızca biyolojik ya da yüzeysel ihtiyaçlarının karşılanmasından öteye geçmesi gerektiğini vurgular. Peki, devlet, aile ya da bakım evleri, çocukların psiko-sosyal gelişimini ne kadar ön planda tutuyor? Eğer çocuğun içinde bulunduğu duygusal durum göz ardı edilirse, o zaman gerçekten “iyileşmiş” bir çocuk yetiştirmek mümkün olur mu?

Provokatif Sorular: Kim Ne Kadar Haklı?

1. Çocuklar sadece "yönetilebilir varlıklar" mı? Çocuk esirgeme sisteminde çocukların çoğu zaman birer istatistik haline gelmesi eleştirilen bir konudur. Çocukların ihtiyaçları sadece biyolojik ya da fiziksel değil, duygusal ve psikolojik olarak da önemlidir. Bu sistem, insanları sadece veriler üzerinden mi değerlendiriyor?

2. Evlat edinme sürecindeki "bürokratik" engeller, çocukların kaderiyle nasıl oynuyor? Çocuk esirgeme ve evlat edinme sistemindeki bürokrasi gerçekten çocukların en iyi şekilde korunmasını sağlıyor mu? Yoksa gereksiz bir şekilde karar alma süreçlerini uzatıp, çocukların daha fazla zarar görmelerine mi neden oluyor?

3. Çocuklar gerçek bir "özen"le mi korunuyor yoksa sadece sistemsel bir çözüme mi kavuşturuluyor? Sistem, çocukların içsel dünyalarını, ihtiyaçlarını ve özel durumlarını göz önünde bulunduruyor mu? Yoksa yalnızca bir ev ortamı sağlanarak, sorunlar geçiştirilmiş oluyor mu?

Sonuç: Devlet, Aile ve Çocuk: İdeal Bir Çözüm Var Mı?

Çocuk esirgeme, son derece hassas ve karmaşık bir konu. Ne yazık ki, bu sistemin neredeyse her noktasında belirgin zayıf yönler ve tartışmalı noktalar var. Çocukların hem duygusal hem de fiziksel olarak sağlıklı bir şekilde büyümeleri için devletin sunduğu çözüm yollarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Stratejik ve empatik bakış açıları arasındaki dengeyi kurmak, sadece sistemsel değişiklikler değil, aynı zamanda daha derin bir toplumsal anlayış ve farkındalık gerektiriyor.

Peki, sizce bu sistemde yapılması gereken değişiklikler neler? Gerçekten çocukların iyiliğini sağlayan bir sistem kurulabilir mi, yoksa bu süreç sadece devlete ve bürokrasiye mi hizmet ediyor?
 
Üst