Borç ilişkisinin unsurlari nelerdir ?

Selin

New member
Katılım
9 Mar 2024
Mesajlar
571
Puanları
0
Borç İlişkisinin Unsurları: Sadece “Alacaklı–Borçlu” Değil, Güç–Hikâye–Ahlak Meselesi

Selam forumdaşlar,

Konuya güçlü bir görüşle dalacağım: Borç ilişkisi, kanun kitaplarının soğuk şemalarına sığmayacak kadar sıcak bir insan hikâyesidir. Evet, derslerde “alacaklı–borçlu–edim” diye ezberleriz; ama gerçek hayatta mesele, bu üçlünün çevresinde örülen güç asimetrileri, bilgi eşitsizlikleri ve bazen de çıplakça adaletsizliktir. Bugün borç ilişkisinin unsurlarını cesurca masaya yatırıp, zayıf ve tartışmalı yönlerini kurcalayalım.

---

Temel Unsurlar: Alacaklı, Borçlu, Edim (ve Arka Planda Hukuki Bağ)

Klasik tablo belli:

1. Alacaklı: Edimi talep etme hakkına sahip olan.

2. Borçlu: Edimi ifa etmekle yükümlü olan.

3. Edim (konu): Borçlunun yerine getireceği davranış (verme, yapma, yapmama).

Bunların arkasında ise ilişkiyi doğuran hukuki bağ var: sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme, tek taraflı vaat vb. Edimin mümkün, belirli/ belirlenebilir, hukuka ve ahlaka uygun olması gerekir; aksi hâlde sözde borç ilişkisi kâğıt üzerinde kalır.

Buraya kadar sorun yok gibi… Ama gelin gerçek dünyaya çevirelim kamerayı.

---

Zayıf Nokta 1: Rıza Var Ama Eşitlik Var mı?

Sözleşme özgürlüğü, borç ilişkilerinin “temiz” kaynağı gibi sunulur. Oysa standart sözleşmeler (özellikle banka ve tüketici kredileri, dijital platform üyelikleri) çoğu zaman “al ya da bırak” (adhesion) mantığıyla çalışır. Evet, borçlu imza atar; ama metni müzakere etme gücü var mı? Faiz, gecikme, cezai şart, hızlandırma (acceleration), tahkim şartı, yetki devri gibi maddeler tek taraflı üretilir. Rızanın görünür, eşitliğin görünmez olduğu bir dünyada “irade beyanı” ne kadar özgürdür?

Erkeklerin stratejik/problem çözme merkezli bakışı burada şunu sorar: “Riskimi nasıl hedge ederim, hangi maddeyi yeniden pazarlık yaparım?” Kadınların empatik/insan odaklı yaklaşımı ise şunu yakalar: “Bu yükümlülük hane halkında kime biner, bakım emeği ve duygusal yük kimde birikir?” Aynı sözleşme, iki farklı toplumsal deneyimde iki ayrı ağırlık yapar.

---

Zayıf Nokta 2: Edimin Belirliliği—Belirli mi, Belirlenecek mi, Belirsiz mi?

Hukuk “belirli/ belirlenebilir edim” ister. Peki değişken faiz, endeksli fiyat, otomatik komisyon güncellemeleri? “Belirlenebilir” denip geçiliyor; fakat formülü kim kurdu, referans endeksi kim seçti? Bilginin tek elde toplandığı yerde, belirlenecek olan her şey aslında alacaklının kalemiyle belirlenir. Edimin “şeffaflığı” eksikse, belirlilik illüzyon olur.

Erkekçe bir analitik uyarı: “Formülü ve referansı sözleşmeye yazdır, tetikleyicileri netleştir.”

Kadınca bir toplumsal uyarı: “Bu kaydırmalı maliyetler, düşük gelirli ve kırılgan grupları sessizce dışarı iter.”

---

Zayıf Nokta 3: Hukuka ve Ahlaka Uygunluk—Kimin Ahlakı?

Edim ahlaka/hukuka aykırı olamaz; güzel. Fakat ahlak mefhumunu kim tanımlıyor? “Ahlaka aykırılık” bazen haklı biçimde zorbalığı ve sömürüyü frenler; bazen de paternalist bir bahane olarak tarafların makul risk alışını bile “yasaklı bölgeye” iter. Tefecilikle mücadele şart ama “gri alan” da var: Acil nakde sıkışmış borçlunun “seçimi” ne kadar özgür, “ahlak” ne kadar nötr?

---

Zayıf Nokta 4: Güvenceler ve Teminatlar—Asıl Unsur Değil, Ama Fiilî Hakim

Teminatlar (rehin, kefalet, temlik, ipotek) klasik unsurlar değildir; yancıdır. Fakat pratikte oyunu teminatlar belirler. Kefaletlerde cinsiyetli etkileri görmezden gelemeyiz: Aile içi dayanışma söylemiyle kadınların kefil gösterilmesi, ileride ifa güçlüğünde ev içi şiddete/psikolojik baskıya kadar varabilen zincirler yaratır. “Hukuken tamam” denilen yapı, sosyolojik olarak adaletsiz olabilir.

Erkeklerin stratejik sezgisi: “Teminat marjını daralt, sınırlı kefalet talep et, çapraz teminatı (cross-default) reddet.”

Kadınların empatiden gelen sezgisi: “Kefalet zinciri kimin hayatını, eğitimini, bakım yükünü yakar?”

---

Zayıf Nokta 5: İfa, Temerrüt, Tazmin—Cezalandırma mı, Onarma mı?

Borçlu ifa etmezse temerrüt, ardından faiz ve tazmin devreye girer; makul. Ancak cezai şart ve agresif tahsil yöntemleri, onarıcı mantığı aşıp cezalandırıcı hale geldiğinde borç ilişkisi hukuki bağ olmaktan çıkıp disiplin rejimine dönüşür. İcra–iflas kapısından giren birçok hikâyede, borçlunun yalnızca parasını değil, saygınlığını da kaybettiğini görüyoruz.

Erkek bakışı: “Ödeme planını restrüktüre et; faiz ve ana para ayrışsın, performansa endeksli kademeli indirim kurgula.”

Kadın bakışı: “Borçlu–alacaklı diyaloğunu arabuluculukla yumuşat; iflasın ardındaki insan onurunu koru, çocukların ve bakım verenlerin etkilenmesini minimize et.”

---

Tartışmalı Alan: “Sebep (Causa)” ve Şeffaflık

Modern öğretide kimi çevreler causayı bağımsız unsur saymaz; sözleşmenin varlığı yetebilir. Ama ben itiraz ediyorum: Borç ilişkisi neden kuruluyor? Tedarik zincirinde maliyet transferi mi, finansal kaldıraç mı, sosyal statü mü, yoksa çıplakça spekülasyon mu? Sebep şeffaf değilse, edim kusursuz görünse bile ilişkinin etik netliği bulanıktır. “Sözleşme var” demek tek başına meşruiyet üretmez.

---

Dijital Çağ: Algoritmik Alacaklı, Sessiz Borçlu

Bugün alacaklı çoğu kez bir memur değil, bir algoritma. Skor kartları, davranışsal profiller, dinamik limitler… Krediye erişim bir tık, ama borç yükü görünmez katmanlarda ağırlaşıyor. Algoritmaların önyargıyı yeniden üretebilme riski gerçek: Bazı mahalle, bazı meslek, bazı cinsiyet kalıpları daha pahalı borç anlamına geliyor. Temel unsurlar (alacaklı–borçlu–edim) aynı; fakat oyunun kurucusu artık kod. Şeffaflık nerede? İtiraz mekanizması nasıl?

---

Erkek ve Kadın Bakışını Dengelemek: Çözüm Tasarımı + İnsan Onuru

- Erkeklerin stratejik/problem çözme damarından öğrenelim: Risk analizi, senaryo planlama, sözleşme maddesi pazarlığı, veri şeffaflığı talepleri, teminat mimarisinin daraltılması.

- Kadınların empatik/insan odaklı damarından öğrenelim: Kapsayıcı dil, kırılgan gruplar için güvenlik ağları, borçlu destek hatları, arabuluculuk ve onarıcı adalet.

Denge şudur: “Metni güçlendirmek” kadar “insanı güçlendirmek.” Unsurlar hukuken kurulurken, insan onuru da sistemik biçimde korunmalı.

---

Provokatif Sorular: Tartışmayı Ateşleyelim

1. Rızanın varlığı, müzakere gücü yoksa meşruiyet üretir mi?

2. “Belirlenebilir” edimde formülü kimin yazdığı önemli mi; şeffaflık zorunlu unsur sayılmalı mı?

3. Cezai şart–temerrüt faizinde sınır nerede; onarıcı adalet borç hukukunun asli hedefi olamaz mı?

4. Algoritmaların belirlediği kredi dünyasında edimin adilliği nasıl denetlenmeli?

5. Kefalet ve teminatlarda cinsiyet etkisini ölçmeyen bir sistem hukuken tamam sayılabilir mi?

6. Borç ilişkisinin unsurlarına etik etki analizi başlığı eklemeyi düşünmeli miyiz?

---

Son Söz: Unsurlar Çerçeve, İnsan İçerik

Alacaklı, borçlu, edim… Hepsi gerekli; ama yeterli değil. Unsurlar çerçeveyi kurar; adalet, şeffaflık ve insan onuru içeriği doldurur. Gelin, ders kitabının üç satırını gerçek hayatın binlerce satırıyla yüzleştirelim. Stratejik zekâyı ve empatik duyarlığı aynı masaya koyup, hem metni hem insanı koruyan bir borç kültürü konuşalım. Şimdi söz sizde: “Borç ilişkisinin unsurları”nı hangi maddeyle genişletirdiniz ve neden?
 
Üst